ALİ KOÇER / AMED (DİYARBAKIR)
Kürt basın kurumlarına saldırı ve baskıların sürdüğü bu
günlerde Evrensel gazetesi çalışanları dayanışma çağrısında bulunarak,
“Evrensel gazetesi olarak ne olursa olsun Özgürlükçü Demokrasi ve Welat
gazetelerinin özelinde Kürt basınının yanında olacağız” ifadelerini
kullandılar.
Özgür basın geleneğinin sembol yayınlarından olan Özgürlükçü
Demokrasi ve Welat gazetesine saldırılar artarak devam ediyor. Daha önce
defalarca kapatılan, bombalanan, çalışanları katledilen ve tutuklanan bu
gazeteler geçtiğimiz hafta yine saldırıların hedefindeydiler. Özgürlükçü
Demokrasi gazetesine ve basımının yapıldığı Gün Matbaaya kayyum atanırken, hemen
akabinde de Welat gazetesi matbaalara yapılan baskı ve tehditlerden dolayı basılamamış,
dağıtımını fotokopi usulüyle yapmak zorunda kalmıştı. Kürt basınının yayın
organlarına yapılan bu saldırılara ilişkin konuşan Evrensel gazetesi
çalışanları, Özgürlükçü Demokrasi ve Welat gazetesi ile dayanıştıklarını
söylediler.
‘ KÜRT BASININA GEÇMİŞTE DE BASKI VARDI’
Evrensel gazetesi editörlerinden İnanç Yıldız, söz konusu bu
baskıların yeni olmadığını belirterek, gazetecilik ve basın-yayının tüm
dönemlerde iktidarlar tarafından baskı altına alındığını kaydetti. Gazeteciliğe
karşı yürütülen baskıların Türkiye’deki iktidarların demokrasiye olan bakış
açısıyla ilgili olduğunu söyleyen Yıldız, şöyle konuştu: “Geçmişten bugüne
değerlendirdiğimizde özellikle AKP iktidarı döneminde basına yönelik baskılar
daha fazla artmıştır. Önceden belki ana-akım medyada toplumsal meselelere
değinen gazeteciler vardı ama şimdi baktığımızda iki kutup halinde olan, sadece
havuz medyası ve muhalif medya kalmış durumda. Bu da tek sesliliği üreten bir
durum oluyor. Zaten bu durumun akabinde de Özgürlükçü Demokrasi gazetesine ve
basıldığı matbaaya kayyum atandı. Tabii Kürt basını bunlarla şimdi
karşılaşmıyor. Geçmişte de birçok baskıya maruz kaldı. Ama tüm engellemelere
rağmen bir şekilde yoluna devam ediyordu. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye’de
Kürtçe yayın yapan tek gazete olan Welat, matbaaların tehdit ve baskılardan
dolayı basım yapmadığı bir vaziyeti yaşıyor. Dolayısıyla bunlar muhalif
medyanın ne kadar baskı altında olduğunu gösteriyor.”
MEDYANIN DİLİ
Bir gazetenin matbaalara yapılan baskılardan dolayı basımını
gerçekleştirememesinin, gazetecilerin Türkiye’de içinde bulundukları durumu
açıkça gösterdiğini vurgulayan Yıldız, şunları ekledi: “Muhalif basın olarak
bir avuç kaldık. Yarın ya da öbür gün bizimde kapatılamayacağımızın hiçbir
garantisi yok. Kaldı ki biz de her ne kadar muhalif basında yer alıyor olsak da,
yine de bu baskıyı üzerimizde hissediyoruz. Bir haber yaparken uygun dili nasıl
bulabilirim diye düşünmekten alamıyorsun kendini. Sonuçta anlatmak istediğimiz
toplumsal meselelerden vazgeçmiş değiliz, vazgeçmeyeceğiz de. Muhalif medyanın
dışında kalan medya kesimlerinin dili hepten değişmiş durumda. İktidarda kim
varsa onun söylemlerinin dışında haber yapılmıyor. Bu haberler ülke demokrasisi
açısından da kötü bir durum. Sonuçta beğensek de beğenmesek de basının çeşitliliği
önemli bir konudur.”
‘BU ÜLKE, KAYYUMLAR ÜLKESİ OLDU’
Basın özgürlüğünün ülke siyaseti ile paralel gittiği dile
getiren Yıldız, “Ülkenin durumuna baktığımızda hiç olmadığı kadar bir baskı
ortamı mevcut. Bu eksende ele aldığımızda basına da ‘bendensin ya da değilsin’
deniyor. Bunları toplamda değerlendirdiğimizde de gelecek günlerde muhalif
basını daha fazla baskılar bekliyor gibi. Şu anda ayakta olan muhalif basın
kurumlarına da kayyumlar atayabilirler. Kayyumlar ülkesi oldu bu ülke. Bizim
muhalif basın olarak hiçbir zaman toplumsal meselelerden bağımsız haber
yapmadığımızı biliyorlar. Bir adli olayı bile, salt olarak olduğu gibi ele
almadık. Onu toplumsal zeminde değerlendirerek haberleştirdik. Bu durumda
birilerinin hoşuna gitmiyor. Ama onların baskıları bizleri yıldırmadı. Bundan
sonra da yıldırmayacak ve ne olursa olsun özgür basın geleneği gazeteciliğe
devam edecektir. Bizde evrensel gazetesi olarak Kürt basınının yanında olacağız”
dedi.
GERİ ADIM ATTIRAMAYACAKLAR
Gazetenin muhabirlerinden Fırat Topal ise, 15 Temmuz Darbe
Girişimi’nden sonra ilan edilen OHAL ile birlikte basına yönelik baskıların kat
be kat arttığını söyleyerek, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bugün 200’e yakın
gazeteci tutuklu. Bu da muhalif özgür basına dönük baskıların düzeyi ortaya
koyuyor. Bu baskılar önceden de vardı ama Özgürlükçü Demokrasi gazetesine
kayyum atanmasıyla bu baskılar zirve yaptı. Bu durum aslında bizi şaşırtmış
değil. Çünkü her gün basına yönelik baskılar artıyor ve özgür basın alanı
daraltılıyor. Galiba en son çözümü kayyum atamakta bulduklarını sanıyorlar. Ama
bu kayyum ataması bir şeyi değiştirmeyecek. Özgür basını engelleyemeyecek. Toplumun
taleplerinin dile getirilmesinin ve gerçeklerin yazılmasının önünü
alamayacaklar. Geri adım attıramayacaklar.”
GERÇEKLERİ ENGELLEMEYE ÇALIŞIYORLAR
Bugün gelinen noktada Özgürlükçü Demokrasi gazetesine kayyum
atanmış, Welat gazetesinin ise fotokopi olarak basıldığına dikkat çeken Topal,
“Bir iktidar düşünelim ki bütün medya elindeyken birkaç muhalif gazeteden neden
korkuyor. Çünkü ülkede gidişat başından sonuna hiçbir şeyin yolunda gitmediği
görülüyor. Bunu toplumda görüyor. Bunların yazılmasını istemiyorlar. Gerçekleri
engellemeye çalışıyorlar. Sürekli savaş söylemiyle toplumu kontrol etmeye
çalışıyorlar. Savaşın bir getirisinin olmadığını topluma aktaran mecraları da
baskı altına alıyorlar. Çünkü savaşın kötü bir şey olduğunu aktarmak toplumda
bazı dinamikleri harekete geçirebiliyor” şeklinde konuştu.
‘GERÇEK, TEK SİLAHIMIZ’
Muhalif basından birçok kişinin ‘terör örgütü propagandası’
yaftasıyla hapishanelerde olduğunu hatırlatan Topal, bunun onlara yeterli
gelmediğini söyledi. Bu gidişata ‘Dur’ diyecek küçük bir sesin bile onları
korkuttuğunun altını çizen Topal, şöyle devam etti: “Çünkü gerçek, onları
korkutan tek silahımızdır. Baskılar bu yüzden var. Ama bunlar bize geri adım
attırmayacak. Tüm baskılar önceden denenmesine rağmen özgür basın kendini kat
be kat aşarak bugünlere geldi. Ne yaparlarsa yapsınlar özgür basın geleneği
gerçekleri yazmaktan geri kalmayacaktır. Teslim olmayacaktır. Bu gelenek, para
ile satın alınabilir bir gelenek değil. Kayyum atamalarının ve matbaaları
tehdit etmelerinin nedeni budur. Gazetecilerin tutuklanmasının hiçbir şeyi
değiştirmediğini anladılar. Ama kayyumların, tehditlerin yine çözüm
olmayacağını bilmek gerekiyor.”
DAYANIŞMA ÇAĞRISI
Muhalif basından çok az bir kesimin kaldığını söyleyen
Topal, konuşmasını şu mesajla sonlandırdı: “Herkesin elinden geldiği kadarıyla
dayanışma içerisinde olmaları gerekiyor. Çünkü günden güne azalan bir dönemden
geçiyoruz. Ama biliyorum ki tek bir kişi kalana kadar bu mücadele devam
edecektir. Ne olursa olsun Özgürlükçü Demokrasi ve Welat gazetelerinin yanında
olacağız.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder